Genel olarak bakıldığında bal yüzde 80 kadarı karbonhidratlar ve kalanı sudan ibaret bir kovan ürünü. Karbonhidrat içeriğinin yüzde 55-85’ini ise glikoz ve früktoz (meyve şekeri) oluşturuyor. Bu bakımdan şeker hastaları için tehlikeli gibi düşünülebilir. Ancak kan şekeri üzerinde etkileri şekerli besinlere göre çok daha düşük. Mesela, glikozun glisemik indeksi 100 (mg/dL) ise, narenciye balının glisemik indeksi 45 civarında, kestane balının 55, çam balının ise 58 civarında tespit edilmiş. Tabi bu özellikler sadece gerçek bal için söz konusu. Bunun nedeni ise gerçek balın içerisinde bulunan ve arıların çiçeklerden topladığı polenlerden kaynaklanan polifenolik bileşikler. Bildiğiniz üzere polifenollik bileşikler antioksidan etkileri ile balın şifalı gücünün başlıca kaynağı.
Bu konuda daha açıklayıcı olması bakımından diyabet hastaları üzerinde bal ile yapılmış bir klinik çalışmanın sonuçlarından bahsetmek istiyorum. Doksan yedi tip-2 diyabet hastası üç gruba ayrılıyor. Açlık kan şekerleri ölçüldükten sonra, bir gruba 75 gram doğal bal, diğer gruba ise 30 gram doğal bal veriliyor. Üçüncü grup ise kontrol grubu olarak 75 gram glikoz veriliyor. Ardından 1 saat sonra ve 2 saat sonra kan şekeri değerleri ölçülüyor.
Yapılan değerlendirmelerde, kan şekeri değerlerinde bal verilen gruplarda ilk bir saatte yükselme görülürken 2.nci saatte düştüğü gözlemlenmiş. Buna karşılık glikoz verilen grupta 2.nci saatte de yükselmeye devam etmiş ve iki misli artış göstermiş. İkinci saatte düşük miktar (30 gram) bal verilen gruptaki hastaların büyük bir çoğunluğunda (yüzde 68) ortalama kan şekeri seviyesindeki yükselmenin 30 (mg/dL) civarında olduğu, hatta hastaların yüzde 3’ünde kan şekerini düşürücü etki gözlemlendiği bildiriliyor. Buna karşılık glikoz verilen gruptaki hastaların yüzde 53’ünün kan şekeri seviyesindeki yükselme 100-200 arasında, yüzde 13’ünün ise 200’ün üzerinde olduğu tespit edilmiş.
Balın glisemik indeksinin daha düşük olmasının nedeni henüz bilinmiyor. Çeşitli öneriler var. Bunlar arasında arının faringeal bezlerinde insülin-benzeri etkili bileşenler bulunduğu, dolayısıyla şekerin hücre içerisine girmesini sağlayabileceği, polifenollik bileşenleri nedeniyle balın kuvvetli antioksidan özelliği bulunduğundan pankreasta oksidatif hasarı düzelttiği, glukokinaz enziminin uyarılması ile karaciğerde glikoz kullanımının artması, gibi çeşitli öneriler yapılıyor.
Şeker hastalarının en çok özlemini duyduğu şey sanırım tatlı. Hatta bazıları yeni kolay kullanım sağlayan insülin formüllerine güvenerek gözünü karartarak gizli tatlı kaçamağı yapabiliyor. Yukarıda klinik bulgular “gerçek bal olmak koşuluyla” tip-2 şeker hastalarının arada sırada abartmadan ufak miktarlarda “gerçek bal” yiyerek nefsini köreltmesi mümkün gibi görünüyor. Anahtar kelime, güvenilir, analizi yapılmış, doğada dolaşan arıların yaptığı doğal bal.